EFSANE
Bir efsane dolaşıyor bu ara sokaklarda
Sen gelmişsin öyle diyor çocuklar
Ellerinde mavi mavi sevinçler
Çocukların yüzlerine gülmüşsün
Mavi gök altındaki en güzel anne
Bir yetimin başını okşamışsın
Ellerini tutmuşsun bir öksüz kızın
Tebessümün gök yüzünü güldürmüş
Çocukların evlere girmemesi ondan
Ondan göğüslerinden acı süt akan
Bir eski zaman heyulası yüzleri
Çöl kadar bereketsiz rahimleriyle
Yalnız Tanrının bildiği bir zamanda
Doğurmuşların kargışlarının çınlaması sokakta
Senin terk edilemezliğinden sebep
Benim terk edemediğim gibi
İyi ki gitmiş kuşlar seninle birlik bu yerden
Bu şehir bilmiyor sevgiyi beklemeyi
Hiçbir şey anlamamış gibi duruyorum
Ben bir ölü kadar derin susuyorum
Bir efsane dolaşıyor bu ara sofalarda
Kadınların ağzında hiç bitmeyen bir sakız
Kapı aralarında bekar odalarında
Iki dirhem bir çekirdek sohbetler
Oy şıkıdım ablaların dilleri
Saçlarını söylüyorlar güzelmiş
Yalıdır yaldır yanıyormuş güneşte
Boyaymış ama birazı
Birazı beyaz çünkü
Kirpiği diyor biri asıl kirpiği kahpe
Gözünün bebeğinde yalancı sevinmeler
Bir kahrı var içinde diyor, diyemediği
Gözlerinin kenarında kaz ayakları
Eskisi gibi değil diyor çirkin olanı
Ellerine söz ediyor dönüp gelmene
Gamzen hala çok güzelmiş
Hakkını teslim ediyor
Seni hiç bilmiyor gibi ilgisiz dinliyorum
Ben bir ölü kadar derin susuyorum
Bir efsane dolaşıyor bu ara caddelerde
Bir efsundan bahseder gibi bir heyecanlı
Yaşlıların kırılmayan dizleri
Çirkin yüzleri kırışmış fersiz elleri
Yaşlılar fısır fısır ama inanmıyorlar
Bunca zamandan sonra
Ve sebepsiz üstelik
Ellerini bağlamışken ölümler
Üstelik ben divanesi olmuşken bütün şehrin
Niye dönsün diyor kırçıl sakallı
Fersiz gözlerinde çağrısı sonsuz gidişlerin
Hem döner mi her seferinde giden
Şapkasını yere vuruyor biri
Zamanın seyrelttiği dişlerinde pas lekesi
Gözlerinde duman duman bir hüzün
Yemin billah ediyor seni gördüğüne
Aha iki gözüm önüme aksın
Sen gelmişsin
Asfaltı yarık caddenin ortasında durmuşsun
Kuşlar başının üstünde durmuş
Kaldırım taşlarında bir sevinç
Ağaçlar yeşil yeşil gülümsemiş
Alaylar kahkahalar sigara dumanına karışıyor
Elleri çenelerinde çocuklar camdan bakıyor
Rahmet bekleme göklerden beyhude
Bu şehre yağmur yağmıyor
Kalbimden bir şey kopuyor
Fark ediyorum
İçimde yürüyen kanın sesini duyuyorum
Ben bir ölü kadar derin susuyorum
Yorgun adımlarıma eşlik ediyor ıslığım
Bizim zamanımızdan kalma bir türkünün havası
Bir kadın söylerdi bunu adını unuttuğum
İsli bir sesi vardı içimi yakan
Sen değildin
Adını unuttuğum
Kadın söyler ben de sana yanardım
Kadın söyler ben yoluna bakardım
Şimdi gelmiş diyorlar
Oy kör olasın gözüm
Ben nasıl görmemişim
Gözlerini tarif ediyorlar ellerinin beyazını
Gamzenin çukurunu anlatıyor hiç gamzesi olmamış kadınlar
Güneşten çalınmış yüzünü söylüyorlar
Ben rengi solmuş beremi yere vuruyorum
Sövsem diyorum hani cümle geçmişlerine
Ben nasıl görmemişim
Oy diyorum
Oy kör olasın gözüm
Yüreğimin ortasından bir oy daha yürüyor
O türkü geliyor aklıma
Isli bir sesle söylediği kadının
Adını unuttuğum
"O yar gelir"
Eski postallarımda gitmek hevesi
Esvaplarımda sıcağı cehennemin
Bir mızrak boyu alçalmışken güneş
Benim artık gitmem gerek
Değil mi ki güneşler kan kusarak ölüyor bu şehirde
Sen de git diyor icimdeki sızı
Caddenin ortasında bir taş gibi duruyorum
Ben bir ölü kadar derin susuyorum