“Devlete Muhalefet Olunmaz” başlıklı yazısının devamında şunları söyledi ;
Demokratik yapılarda muhalefet, siyasi işleyişin olmazsa olmazıdır. Iktidarın dikkatli olmasını,disipline olmasını,güç zehirlenmesi yaşamamasını muhalefet sağlar.
Muhalefet iktidarın hem freni, hem dinamiğidir.
Devletin genel yararı olan işlerde iktidarı teşvikleriyle desrteklerken, devletin ve kamunun yararına olmayan işlerde, iktidarın uyarıcısı ve freni olmak görevlerini üstlenir. Sağlıklı dremokrasiler bu işleyiş üzerine bina edilmişlerdir. İktidar muhalefeti, muhalefet iktidarı besler. Bu işleyiş aynı zamanda bir otokontrol sistemidir.
Günümüz Türkiyesinde, iktidar ve muhalefet işleyişi , normal demokrasilerde yaşanan bir işleyiş olmaktan çıkmış gibi duruyor. Zaman zaman İktidar ciddi bir güç zehirlenmesine doğru yönelirken, muhalefet; iktidar karşıtlığını, devlet karşıtlığı derecesine kadar çıkartmaktadır. İçeride yaşanan sıkıntılar, Uluslararası platformlara taşınarak, adeta devletin ali menfaatlerine gölge düşürecek boyutlara varmaktadır. Bunları örneklemek gerekirse, bu ülkenin 50 yıla yakın bir zamandır başına bela olan PKK terörü iktidar ve millet tarafından adeta lanetlenirken, muhalefet, sırf iktidara karşıtlık adına neredeyse PKK terör örgütüne sahip çıkma eğilimi göstermektedir. Bunun gibi Türk devletini, başka ülkelere yaptığı gelecekle ilgili yahut kendi güvenliğiyle ilgili eylem ve oluşumlara muhalefet karşı çıkmaktadır.
Mesela bir suriye olayı, bir afganistan. Bir libya, yahut katara kurulan Türk üssü gibi.
Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu açıdan bakıldığı zaman, muhalefet partilerini duruşu, iktidar karşıtlığını aşarak, Devlet karşıtlığına dönüşmektedir. Bu durum muhalefetin en hafif tabirle, acizliğini göstermektedir.
Türk devletinin savunma sanayini eleştirmekten öte gelişmelere karşı durmak yahut başka ülkelere kurulan Türk devleti üslerine karşı çıkmak, o ülkelerin iç işlerinde Türkiye adına güç olma çalışmalarını baltalamak, bir muhalefet işi değil, Türk devletine karşı olmak, devlet menfaatlerine ayakbağı olmak demektir.Tabi bu tabirler en hafif tabirlerdir. Burada kötü niyeti bir merkez ölçü yapsak, bu tavırlar Devlete ihanet etmek manasını taşır. ( ki, öyle olduğunu düşünmek dahi istemeyiz).
Elbette ki 20 yıla yakın bir zamandır ülkede iktidar olan AKP, BU UZUN VE YIPRATICI ZAMAN DİLİMİNE RAĞMEN HALA ALTERNETİFSİZ GÖZÜKMEKTEDİR. BU GERÇEĞİ MUHALAFETİN HAZMETMESİ GÜNDEN GÜNE ZORLAŞMAKTA VE MUHALEFET NE YAPACAĞINI BİLEMEZ HALE GELMEKTEDİR.
Bu yüzden tavır ve davranışlarını ölçülü bir seviyede tutamamaktadır. Buradan, muhalefet partilerine hatırlatmak isterim ki, bu ölçüsüz tavırları bir yana bırakarak, projeler bakımından bir muhalefet geliştirin.
Kendinize has çözüm önerileri getirin.
Önümüzdeki seçimlere ciddi plan ve proğramlarla gidin. Halka bu çözüm önerilerini götürün. Niye bu iktidarın gitmesi gerektiğini, çözüm önerilerinizle birlikte götürün. Yokısa “bunlar gitsin de sonrası kolay” demeyin. Bu millet bu tavırdan çok çekti. Artık bu tavır işe yaramıyor beyler. Siz bu tavırlara devam ederseniz asla iktidar yüzü göremezsiniz. Bu psikoz sizi, iktidara muhalefet eden bir yapı olmaktan çıkararak devlete karşı gelen yapılar haline dönüştürür.
Benden hatırlatması.